ÇevreDünyaGenelGündemKıbrısManşet

İlişkilerin Yeni Düşmanı “Love Bombing”

Zaman ilerledikçe sadece teknoloji gelişmekle kalmıyor; doğanın, hayvanların, hastalıkların nasıl işlediğini öğrenip sırları teker teker çözerken; bir yandan da toplumları, olayları, insan davranışlarını da adım adım çözüyoruz ve en ilkel dürtümüzün tetiklediği ‘aşk’ duygusu için girdiğimiz ilişkilerde de yaşananları iyice analiz edip, öğrenip daha sağlıklı bağlar kurmak adına adeta aydınlanıyoruz.

İşte şimdi karşımızda yine aydınlatıcı, ‘aha! İşte buymuş!’ dedirtici bir mevzu var:

Love bombing! Yani Türkçe adıyla ‘Sevgi Bombardımanı’

Love Bombing, günümüz ilişkilerinde en sinsi, en tehlikeli manipülasyon tekniklerinden biri. Başınıza gelmiş olabilir ya da siz de -farkında olmadan- birine uygulamış olabilirsiniz.

Pek çoğumuz, hatta hepimiz, mutlaka bu yoldan geçmişizdir: Oturmuş, kara kara düşünüyorsunuz…

‘Oysa her şey ne güzel başlamıştı! Ne değişti? Ne oldu da işler bu noktaya geldi ve sevgi bitti? Bir sevginin bitişi sizi neden bu kadar yıktı?’

Gelin şimdi size anlatalım neden böyle olduğunu… Sorunun sizde olmadığını görecek ve biraz da olsa rahatlatacaksınız!

Love Bombing, genelde ilişkilerin başında görülüyor. Aşırıya kaçan, abartı sevgi gösterileri!

Yeni tanışmıştınız, sizi adeta göklere çıkarmıştı! Sizi bir Tanrı/Tanrıça gibi görüyor, büyük hediyeler alıyor, büyük sözlerde ve hareketlerde bulunuyor. Hatta bazen öyle abartıyor ki, siz bile aslında kendinizin bu kadar da ‘büyülü’ bir insan olmadığınızın farkındasınız; bu hareketleri tek bir şeye yorabiliyorsunuz: Onun size deli gibi âşık olmasına!

Sorun yok gibi? Değil mi?                                                                                   

‘Ne var yani, insanlar birbirlerine sevgi de mi gösteremeyecek?!’ diye soruyorsunuz muhtemelen. Ama bu konuyu derinleştireceğiz…

Bombardımanı uygulayan manipülatör ile ilgili bilmemiz gerekenlerle başlayalım önce…

Hiçbir manipülatör, filmlerdeki kötü karakterler gibi ellerini ovuşturarak ‘hahahaha mahvedeceğim onu!!’ diye planlar yaparak bu işlere girişmiyor. Çoğu manipülatör, bunu farkında dahi olmadan yapıyor. Manipülatörün zihninde tek bir arzu var: ‘Vazgeçilmez olmak!’

Dolayısıyla, vazgeçilmek, ihtiyaç duyulan, arzulanan kişi olmak isteyen manipülatörümüz, belki daha önce bu tekniğe maruz kaldığından, belki de farkında olmadan deneyip de çalıştığını gördüğünden; bu tekniği sık sık uyguladığı bir pratik haline getiriyor.

İlk adım: Kurbanı daha önce hiç olmadığı kadar iyi hissettirmek, asla tatmadığı kadar mutlu etmek, yüceltmek; kısacası egosuna oynamak!

Manipülatör aynı bir uyuşturucu madde etkisinde başlıyor bu işe. Dünyada herkesin ortak zaafı:Ego. Manipülatör, egonuza oynayarak sizi dünyanın en harika insanı olduğunuza inandırıyor. Yüceltiyor, güzelliğinizi çok övüyor – hem de insanlarla kıyaslayarak övüyor. Yeteneklerinizi abartıyor, her konuda destek sağlıyor. Kısacası ilk başta ‘tam da ihtiyacınız olan insan’ gibi görünüyor.

Sadece kendi kendine sizi yüceltmekle de kalmıyor!

İkinci en büyük hamle: Sizi toplum içinde de sürekli övüyor!

Annesine, babasına, arkadaşlarına sizi tanıştırırken abartıyor da abartıyor. Size, sizin olmadığınız ortamlarda dahi sizi nasıl yücelttiğinden bahsediyor.

Kısacası size hayran hayran bakan ve baktıran bu insan karşısında siz o tuzağa düşüyorsunuz: Gerçekten ona inanmak!

Mutlusunuz! Artık kendinizle ilgili bütün dertleriniz bitmiş gibi. İş yerindeki performans düşüklüğünüzden sonra geçirdiğiniz sıkıntılı bir toplantı sizi eskisi gibi etkilemiyor mesela; çünkü hayatınızda sizin bir Tanrı-Tanrıça olduğunuza inanan ve daha da önemlisi sizi de inandıran bir insan var!

Tam bu noktada, gerçek bir “bağımlı” karaktere farkında olmadan da olsa bürünüyorsunuz.

Çünkü karşınızda kimyasal bir uyuşturucu gibi, sizi mükemmel hissettiren – yanılgı da olsa acıyı ve sıkıntıyı anında yok eden bir unsur var: Manipülatör sevgiliniz!

Bu sonsuza dek sürse keşke… Değil mi?

Ama işte, sürmüyor. Zaten bu yüzden ‘love bombing’e bir manipülasyon tekniği diyoruz. Teknik uygulandıktan, siz bağımlı hale getirildikten sonra yapacağı son bir şey kalıyor geriye: Kendini geri çekmek!

Sizi yerlere göklere sığdıramayan ve bu yüksekliğe alıştıran manipülatör kendini geri çektiği an adeta yoksunluk krizine girmiş gibi oluyorsunuz!

Evet, aynı uyuşturucu bağımlılığı gibi. Çünkü artık hayatınızda sizi her şeye rağmen uçuran, mükemmel gibi olduğunuza inandıran şey yok!

Hatayı kendinizde arıyorsunuz. “Ben ne yaptım?”

Çünkü karşınızdaki insan sizi seviyordu ve her şeyden de önemlisi ‘mükemmel bir sevgiliydi.’

Zaten sizi o inandırdığı yanılgıları geri çekmişken, bir de üstüne ‘beni böylesine seven bir insanı bile kendimden nasıl soğuttum?!’ gibi sorgulamalarla kendinize iyice yükleniyorsunuz. Psikolojik yıkımın eşiğindesiniz.

Derken manipülatör geri çektiği ilgi ve sevgiyle geri geliyor ama bu defa bir fark var: Bu sefer bombardıman yok, ilgi ve sevgiyi adeta ucundan koklatıyor.

Çünkü siz bir bağımlısınız. Artık onun gösterdiği azıcık, minicik ilgiye bile nimet gözüyle bakıyorsunuz, eskisi gibi iyi hissedebilmek adına onun etrafında, onun kontrolünde hareket ediyorsunuz. Çünkü onda sizin istediğiniz bir şey var!

Artık ilişkide kimin kontrol sahibi olduğu da, kimin arzulanan taraf olduğu da belli: Manipülatör!

İlişkinin başındaki o birkaç aylık bombardıman ile nasıl da rolleri değiştirdi, değil mi?

Yeniden onun onayını almak için, her şeye tamam diyecek kıvama geliyorsunuz. Bu noktadan sonrası cehennem gibi bir ilişki… En çok da öz saygınıza vuruyor.

Peki ne yapacağız? Sevgi göstermeyecek miyiz ya da gösterenden kaçacak mıyız?

Elbette ki hayır! Aşk gerçek ve güzel bir duygu… Ama mantığımızdan kopmayacağız!

Eğer biri daha bizi yeterince iyi tanımıyorken bile aşırı bir şekilde yüceltiyorsa, üstelik bir taraftan da o sezgilerimiz “Ben o kadar da abartılacak biri değilim” diyorsa; bir durup düşüneceğiz.

Çünkü anahtar kelime: Denge!

Unutmamalıyız ki insan beyni, egoyu korumaya odaklı. Yani işimize gelen şeylere inanmaya daha meyilliyiz!

Patronunuz iş arkadaşınızı övse, bunu ‘motive etmek için yapıyor, abartıyor’ diye yorumlarız ama aynı patron bizi övünce bunun gerçekliğine kesinlikle inanırız ya mesela… Bunun gibi işte! Manipülatöre de canı gönülden inanmak istiyoruz. Ama gerçeklerden kopmamalıyız.

Kaynak:onedio.com

Benzer Haberler

Başa dön tuşu