Her insan yeni bir yıl için yeni hedefler ve yeni başlangıçların en çok denendiği bir dönem olur. Fakat bu yeni başlangıçların ne kadar süre devam edilebilir olduğu önem taşır. Bu hedeflerin çoğu yeni yıl sonrası unutulur ve motivasyon da düşüşler yaşanır. Bunun esas sebebi yaptığımız yanlış seçimlerden kaynaklanır. Bu ister diyet, ister hayatımıza kattığımız bir spor dalı veya bir iş planı olsun, bunun aslında sizin hayatınızda ne kadar sürdürülebilir olduğu önem taşımaktadır.
Kendinizi mahrum bırakmayın; irade kadar denge de önemli!
Yeni yıl ve aralık ayına doğru yaklaşırken birçok davet ve birçok kutlamanın artması ile kendi iradenizi sorguladığınızı duyar gibiyim. Çoğu insan uzun süre tutamayacağı hedefler belirlediğinden ne yazık ki her yeni bir seneye yeni bir bedenle giriş hayalini hızlıca yok edebilmektedir. Bunun aslında iradesizlikle değil de ulaşılamayan ve uzun süre uygulayamayacağınız gerçek dışı ve yaşam tarzınıza uygun olmayan hedefler belirlemenizden kaynaklı. İnsan beyninde irade kelimesi mahrumiyet kelimesi ile eş değer anlama düşebilmektedir. Hâlbuki Aralık ayına yaklaşırken ‘Kendimi serbest bırakıp her şeyi yiyip içebilirim.’ düşüncesinin de yanlış olmasının yanı sıra en çok bu dönem denge kurmayı ve küçük anlardan zevk almayı öğrenmeliyiz.
Bu ayın gelmesi ile birlikte birçok davet iş yemekleri, eğlence ve aile ziyaretlerinin yoğunlaşmasıyla aslında olduğunuz kiloda kalmayı bile hedeflemek büyük bir başarı sayılacaktır. Hepimiz sevdiğimiz insanlarla beraber güzel vakit geçirip yeni yılı kutlamayı ve sağlıklı olabilmek adına bir şeylerden mahrum kalmış hissi bizi heyecanlandırmaz tam tersi bizi depresyona sokup daha fazla yemek yemeye sürükler. Her yeni yılın aslında hepimiz için en büyük temennisi tüm sevdiklerimizin, ailemizin ve kendimize sağlıklı dilemektir. Bunu ancak küçük ve kalıcı adımlar atarak ile başarabileceğinize inanıyorum.
Hayatta denge kurabilmek her şeyden önemlidir. İradeden önce denge kurmanın önemini hepimiz anlamalı ve bir şeyleri fazla kaçırmış olsak bile, yolumuzdan pes etmeyip bir sonraki seçiminizi daha sağlıklı yapabilmelisiniz. Buna en güzel birkaç örnek diyetiniz bir davette bozmuşsanız akşama daha dengeli ve hafif bir seçim ile geçirmelisiniz. Kesinlikle aç kalın ve kendinizi mahrum edin demiyorum. Bu farkı anlamak çok önemli veya davet öğlen vakti gerçekleşmişse aksama üstü davet sonrası spor yapmaya çalışın. Eğer bir önceki gün alkolü fazla kaçırmışsanız birkaç gün içkiden uzak durup karaciğerinize ve bedeninize iyi gelen yiyeceklerle beslenebilir, spor yapabilirsiniz. Burada aslında yasak diye bir kavramın olmaması insanoğlunun daha motivasyonlu ve kendini suçlu psikolojisinden kurtarması ve böylelikle daha kalıcı ve uzun süre ilerlemenizi sağlayacaktır. Bunu söyle düşünebiliriz; vücudunu çoğu şeyden mahrum bırakmak kıtlık psikolojisine girmenize sebep olup stres hormonların artışına ve böylelikle yağ yakmanıza engel olabilmektedir. Her şeyin azı karar çoğu zarar sözü aslında hayattaki çoğu davranış için güzel bir örneklemdir. Bunu söyle de düşünebiliriz; bankada veya herhangi bir yerde birikmiş paranız yok ise para harcamaz ve kazandığınız parayı biriktirmeye başlarsınız; yani vücudunuzu da uzun süre aç bırakıp cezalandırmak sadece vücudun daha fazla yemek bulduğu zamanlarda onu depolaması kaçınılmaz bir hal alacaktır.
Bu dönem en büyük tavsiyem dengeli öğünler tüketmeniz ve öğün atlamak yerine hatta bir davete katılmadan önce sağlıklı bir öğün veya ara öğün tüketmeniz orda bulunan birçok abur cuburdan uzak durmanıza yardımcı olacaktır.
Davranış modelinizi değiştirin;
Çoğumuzun uymaya çalıştığı davranışlar aslında psikososyal yani çevreden dolayı içimize işlenmiş davranışlardır. Yani çevrenizdeki arkadaşlar, aile veya bir tanıdığınızın tanıdığının önerdiği ve doğru düşündüğünüz bir trendi veya tavsiyeyi kendi hayat şeklinize uymasa bile bir yerlere koymaya çalışırken aslında bunun sürdürülebilir olabileceği düşünmek bile hatadır. Size ve günlük yaşantınıza uygulayabileceğiniz ve uzun dönem severek hayatınızın bir parçası haline getirebileceğiniz davranışlar yerleştirmek güzel sonuçları beraberinde getirir.
Her pazar günü bu son deyip pazartesiye farklı bir başlangıç yapmayı hedefleyenler arasındaysanız size şimdiden doğru yolda olmadığınızı söyleyebilirim. Sağlıklı bir yaşamın bedenine bakmanın ertelenecek veya belirli bir zaman dilime sıkıştırılacak bir şey olmadığını öğrendiğin an o zaman sağlık yolculuğuna doğru bir adım atmış oluyorsunuz. Yani pazarı pazartesiden farklı kılan veya yılın son gününün yılın ilk gününden farklı kılmak sadece yolculuğunu ertelemene sebep olur.
Hiçbir birey aynı olmayıp herkese farklı bir beslenme modeli uymaktadır.
Her birey farklıdır aynı parmak iziniz gibi. Tek yumurta ikizlerinin DNA’sı aynı olsa bile bağırsak mikrobiyotaları farklıdır. Yani dünyada hiçbir iki insan aynı bağırsak florasını taşımamaktadır. Bağırsak mikrobiyotamız çevreden ve tüketilen diyetten ve kişisel yaşam şeklimize göre her bir bireyin vücudu içerisinde farklı bir ekosistemi yaratmakta ve işte tam sebepten dolayı bir tek yumurta ikizi obez olabiliyor iken diğeri zayıf kalabilmektedir. Bu sonuç böylelikle besinlerin neden herkeste farklı sonuçlar ve tepkiler doğurduğu ortaya çıkmaktadır. Aslında tek bir doğru diyet çeşidi yoktur.
Her bir bireye özel doğru diyet ve yaşam biçimi mevcuttur bunu en çok dünyayı gözlemleyerek anlayabiliriz. Buna en güzel örnek aslında dünyada en uzun ırklar olarak bilinen mavi bölgelerde yaşayan insanları düşünürsek; dünyanın apayrı uzak ve farklı bölgelerinde ve aslında farklı diyetlere maruz kalmış insan topluluklarından bahsetmekteyiz. Yani bu uzun yaşayan bireyler içerisinde aynı diyetten yararlandıkları söylenemez fakat ortak noktaları olarak, uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrının daha az işlenmiş gıda, doğa ile iç içe ve aile örf adet, arkadaş bağları güçlü olan insanların daha uzun yaşadığı ortaya çıkmaktadır. Yani yaşadığın bölge ve çevreniz yediğiniz kültürel gıdalar sizin sağlık haritanızın büyük bir parçasını oluşturmaktadır.
Artık bu yeni senede obeziteye ve kronik hastalıklara farklı bir gözle bakmak gerekmektedir. Eskiden obez bireylerin hepsine yalan söylüyorlar gözüyle bakılarak kesinlikle çok besin tüketiyorlar gözüyle bakılıp işte bisküvi miktarını azaltsalar kilo verecekler denilirken, şimdi ise su içsem yarıyor sözünün gerçekten bir doğruluk payı olduğu ve bağırsak florasının yapısından dolayı vücutta oluşan belli inflamatuar ve hormonal dengesizliklerden dolayı kilo alınabildiği doğrulanmaktadır.
Kendiniz zaman ayırıp, uykunuzu ön plan da tutun!
Sürekli değişen dünyamızda kendinizi nasıl mutlu ve sağlıklı bir hayata yönlendireceğiniz aslında kendi isteklerinize zaman ayırarak ve tamamen zamanınızı doğru yönetmeyi ve kullanmayı öğrenerek başlamalıdır. İlk başta sağlığınıza, sevdiğiniz işe, insanlara ve uğraşlara zaman ayırarak kendinizi istenmeyen birçok sağlıksız alışkanlıklarınızdan uzaklaşmış ve kendinizi yeni bir yaşam biçimine yönelmiş bulacaksınız. Bu modern dünyada ne yazık ki ön plana koyduğumuz değerler her geçen gün çok kısa sürede değişmektedir.
Günümüzde uzun çalışma saatleri ve kendini sürekli meşgul tutma normal diye adlandırılsa da aslında bu vücudumuzda kronik stresse ve birçok sağlık sorununa zemin hazırlamaktadır. Bu sene içsel biyolojik saatimize yani sirkadiyen ritmimize önem verme zamanı. Yeni bir seneye ilk başta olmak üzere uykusuz girmeyin. Optimal uyku saati için yedi veya yedi buçuk saat demek mümkün ama bu çocuklar ve ergenler için daha uzun saatlerdir.
Sağlığımız için uyku kalitesi bana göre diyet ve spordan önce gelen bir faktördür. Çünkü yapılan diyetin ve sporun kalitesini hem enerji bakımından hem de hormonal bakımdan bozacağından tam sonuç alınamayacaktır. Son çalışmalarda uykunun göz ardı edilmeyecek kadar sağlığımızı birçok yönde etkilediği ortaya çıkmaktadır. Beş buçuk saatten az uyumak sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir. Bununla beraber vücudumuzda
oluşan döngülere bakacak olursak bunlar uyur-uyanık, aç ve tok, hareket ve dinlenme gibi üç ana bölüme bölündüğü zaman her bir birim kendi içinde sağlığımızı önemli derece etkilemektedir.
Yapılan son çalışmalarda düzgün uyku süresi bozulduğu zaman ertesi gün ihtiyacımızdan %22 fazla enerji tüketimi olabiliyorken aynı zamanda leptin hormonunda yani bize tokluk sağlayan hormonda %21 düşüş olmaktadır. Sonuç olarak istemsizce daha çok acıkma ve besin tüketimi gerçekleşmektedir.
Bu seneki en büyük hedeflerinizden biri aslında bulunduğunuz kısır döngülerin içinden nasıl çıkabileceğinize dair doğru planlar yapmak ve başarı sağlayabileceğiniz bu sağlık yolculuğunda sizi geri tutan ve altta yatan gizli sebepleri ortaya çıkarıp bunları çözümleyerek kalıcı sonuçlar elde etmektir.
Herkese sağlık dolu bir sene dilerim!