ManşetÖzel Haber

“Kıbrıs kokusu hiç kaybolmasın” diye…

Siyaset bilimleri okudu, memur oldu şimdi ise o bir; macun üreticisi… Hobi olarak başladığı üretimi, daha sonra “nesilden nesile sürsün” diyerek, Nesil Macunları ve limonatalarını pazara sürdü

Limasollu Hayriye Umar… Türkiye’de aldığı siyaset eğitiminin ardından Kuzey Kıbrıs’a döndü… Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra sosyal sigortalarda memur oldu… İçinde üretme aşkı olan Umar, 1997 yılında ailesinin de pek düşkün olduğu macun işine girdi.   Önce bir hobi ve yaşam terapisi gibi başlayan bu uğraş daha sonra profesyonel bir üretime dönüştü… Nesil Macunları yaratıldı… Hayriye Umar, İngiltere’de İşletme ve Turizm Otelcilik eğitimi alan Baflı eşi Abdullah Umar’la birlikte Kıbrıs kültürünü öldürmemek adına, ülkemize özgü macunlar ve limonatalar üretiyor… Butik bir işletme yöneten çiftin fabrikasyona dönme niyeti ise hiç yok… Onlar el üretimi ürünlerin sofraları süslemesini istiyor… İşte Nesil ürünlerinin ve Umar çiftinin hikâyesi…

Soru: Klasik bir girişle başlayalım… Sizi tanıyalım…

Cevap:  Biz  Limasolluyuz. Ben 1967 yılında Limasol’da doğdum. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum… Eğitimden sonra adaya döndüm ve Asil Nadir’in yanında işe başladım. Daha sonra devlete girdim ve Sosyal Sigortalar’da memur oldum. Ancak şu bir gerçek ki, devlette çalışma insanın ruhunu öldürüyor. Ben hep bu memlekette yaşamak istedim. Bu nedenle de hobilerimi koydum devreye… Klarnette çalıyorum ama bu hobime yenisini de ekledim. Sonunda bu tatlı işine başladı ve bana terapi gibi geldi.  Sonra da bu hobi işe döndü ve pazara girdim.

Soru: Nasıl başladı bu macun yapma ve pazarlama merakı?

Cevap: Benim yetiştiğim ailede macun çok önemli bir unsurdu. Eskiden satın almak yoktu. O zamanlar macun yapıp satan Lefke bölgesiydi. Bir de Girne’de Fecriye teyze vardı ve evinde bir pazar yaratmıştı. Anca rafta olmak çok önemli. Biz yurt dışına gittiğimizde yerel tatlıları alırız ama turist buradan giderken ne alacak? Bu fikirle yola çıktım.  Eşim önce çok sıcak bakmadı. Daha sonra ikna oldu.  Önce deneme üretimine başladım. Bu üretimlerde 10 kavanoz turunç macunu yaptım ve bir gün o zamanlar meşhur olan Güçel Sebze pazarının sahibini aradım. Markete ürünlerimi almasını istedim. Sağ olsun kabul etti. Bir heyecan satılıp satılmayacağını beklerken,  aynı gün telefon geldi ve on kavanoz daha istendi. Ve bu böyle devam etti…

Soru: Ve daha sonra talep giderek arttı… Öyle mi?

Cevap: Evet aynen öyle oldu.  Marketin taleplerine daha sonra yetişememeye başladık. Ancak bşr etiket ve markamız yoktu.  Ne gurur ki bana şu anda KKTC’de macuncu tescili alan ilk benim. İlk kez bize ait olan kültürü tescilli olarak rafa çıkardım. İşin büyüceği çok açıktı.   Organize olduk ve işe koyulduk.

 

Soru: Şu anda neler üretiyorsunuz?

Cevap:  Bu işe turunçla başladık. Şimdi, turuncun yanında, ceviz, pergamut, patlıcan,  incir, kabak ve karpuz macunlarını yapıyoruz. Bunun yanında ayva tatlısı ve aşure de yapıyoruz. … Buna ilaveten limonata ve mandalina suyu da üretiyoruz.

 

Soru: Üretimi butikten fabrikaya taşıma düşünceniz var mı?

Cevap: Hayır… Kesinlikle fabrika olmak istemiyoruz. Organik olarak devam etmek istiyoruz. Devlet de keşke bu ev üretimine daha çok destek olsa…  Biz 1997’den beri bu işi yapıyoruz.  Fabrikasyon yapmak istemedi, yapmayacağız da…

 

Soru: Gelelim festivallere…   Bölge festivalleri sizler gibi butik üretim yapan esnafın işine yarıyor mu?

Cevap: Biz festivallere çağrılmadan önce bu kadar etkili olduğunu tahmin etmiyorduk.  Festivallerle halka daha çok inme şansınız oluyor. Onlar da sizi daha yakından tanıma olanağı yakalıyor.  Tanıtım açısından festivallerin çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

Soru:  Eski Kıbrıslıların evinden macun eksik olmazdı… Yeni nesilin macuna ilgisi var mı?

Cevap: Kıbrıslıların macuna çok ilgisi var. Farklı kriterlerde müşterilerimiz var. Ama biz yeni nesilin de macun kültürünü anlaması için öncülük ettiğimizi düşünüyorum. Yeni nesil de evlerinde macun ikram etmeye başladı.  Bunu görebiliyoruz. Kültürü yaşatmak önemli bir şey.   O yüzden festivaller de önemli.

Haber: Gizem Özgeç.

Benzer Haberler

Başa dön tuşu