Şüphesiz ki hayat hepimiz için çok önemlidir. Bizlerde bunun kıymetini bilerek yaşamalı ve yaşamımız boyunca hayatımızdaki tüm işlemleri yaşam kaynağımız olan bedenimizin en iyi şekilde hayatını sürdürmesine yardımcı olarak yapmalıyız. Bilindiği üzere beden eğitimi, düzenli ve sistemli olarak gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler olarak tanımlanabilmektedir. Fakat spor rekabeti ve yarışma özelliğini yapısında bulundurmaktadır. Spordaki bu oluşum ise kişinin performansını en yukarılara çekmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
İnsanoğlu giyecek, yiyecek için koşmuş, avlanmış ve doğada mücadele etmiştir. Bunu yaparken de istemsiz olarak bedenini eğitmiş ve geliştirmiştir. Sonralarında ise, Sporun gelişen süreçlerinde zihinsel ve sosyal gelişime de katkı yaptığı ortaya çıkmıştır. Bunları yaparken de bazen bireylerin rekreasyon ve performansla birlikte boş zaman değerlendirme, sağlık, kişilik gelişimleri vb. kazanımları oluşmuştur. Bu gelişim süreçlerine bağlı olarak spor bu süreçte tüm dünyada okul programlarındaki yerini almıştır. Günümüzdeki modern beden eğitimi ve spor anlayışı ise gelişim özellikleri olan fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim özelliklerini kazandırması, spor yapan nüfusun yaşam kalitelerini ve ülkenin uygarlık seviyesini arttırmaya yöneliktir. Buda demektir ki, ne kadar kişiye spor yaptırabilirsek ülkemizin gelişmesine o kadar katkı koyacağız demektir. Peki, bu nasıl yapılmalıdır?
Spora ihtiyacımız olduğunun bilinci ile bireylere spor yaptırabilmenin yolu ise öncelikle okullarda ve spor kulüplerinde olmalıdır. Fakat geçmişte ülkemizin en büyük özelliği sayılan bu özelliklerden uzaklaştığımız görülmektedir. Okullarda spor yapan öğrenci sayılarının azaldığı buna bağlı olarak kulüp sayılarımızın da azaldığı bir dönemden geçiyoruz. Spor alanında gelişmiş ülkeler bu politikalarını büyük ölçüde gerçekleştirmişlerdir. Bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi, ülkemizin spor politikasında da sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil etmeli. Çünkü bugün Almanya’da her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken, 12 milyon kişi de spor kulüpleri dışında spor yapmaktadır. Bu ülkedeler deki spor örgütlerinin başarı kriterleri, sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır. Eskiye nazaran spor çeşitliliklerinde ve federasyon sayılarımızda artış gözükse de, Ülkemizde spor yapan nüfusun ve kulüp sayısının bu kadar düşük olmasının temel sebeplerinden biri, sporu ülke tabanına yaymak yerine günlük spor organizasyonlarında gösterilen başarı ve alınan madalya sayısına dönük politikaların olmasıdır. Uzun dönemli plân ve programlar yapmamak, tesisleşmenin olmaması ve eğitimdeki günü kurtarma politikaları bunun en önemli etkenlerinden birisi olmuştur.
Sporun gelişmesi ve yaygınlaşmasında önemli etkileri ve katkıları olan Millî Eğitim Bakanlığı, kamu kurum ve kuruluşlar olmak üzere, tüm kulüpler ile üniversitelerin spor eğitimi veren bölümlerinin önemli görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca tüm dünyada olduğun gibi yerel yönetimlerinde sporun gelişimine ve yaygınlaştırılmasına katkı koyacağı plan ve programları oluşturması gerekmektedir. Tüm bunlar yapılırken de ülke sporuna yön veren ve yönetenlerin Kamu, özel kurum kuruluşları ile belediyelerin spora daha aktif katılımlarını sağlayacak yasaların hazırlanmasını sağlamalı, kaliteli eğitimci açığının kapatılması, Spora ayrılan bütçe arttırılmalı ve spor eğitimine yönelik yayınlar artırılmalıdır.
Kısa vadede bunların gerçekleşmeyeceğinin bilinci ile yaşanan bu pandemi süreci de dâhil olmak üzere belki yönetenlerle birlikte, ilgili kurum kuruşlarla ŞİMDİ BAŞLARSAK bu süreci pozitife çevirmek dileği ile…
