Zorlu günlerden geçtiğimiz bu zamanlarda tırmandığımız yokuşu artık inişe geçtiğimizi görmek mümkün. Yıllardır Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ambargolardan ve dünyayı örnek almayıp kendi iradesi ile radikal kararlar alan hükümetin sayesinde bu zorlu dönemde sağlık açısından başarılı bir süreçten geçiyoruz.
Evet, ambargoların bu süreçten, başarılı bir şekilde geçmemize katkısı büyük… Kuzey Kıbrıs’ın sadece Türkiye Cumhuriyeti’nden aldığı uçuşlar sayesinde vaka sayıları da küçük rakamlarda seyretmiştir. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi bu durumu fırsata çevirip ülkemizin ekonomik olarak olması gereken seviye ye gelmesi hayal olmaktan çıkıp fırsat olarak görünmeye başladı. Tabi ki bu fırsat, lokomotif sektör olarak görülen Turizm ile olacaktır. Eğer bugün Kuzey Kıbrıs, dünyanın en güvenli ülkeleri arasında gösteriliyorsa ve yine Almanya Başbakanı Angela Merkel hususi olarak covid-19 olan alman vatandaşlarına gösterdiğimiz ilgiden dolayı teşekkür ediyorsa, bu bana göre büyük bir başarıdır. Bu başarı tamamen Cumhurbaşkanlığı seçimi yarışını bir kenara bırakıp farklı siyasi partilerin ve farklı görüşlerin ortak düşüncesi ile birlik, beraberlik ve bütünlük şeklinde çalışmamızdandır.
Öncü sektör turizm bir bütündür! Oteller, rent a car şirketleri, acenteler, restoranlar ve rehberler bu sektörün öncüleridir. Corona virüsüne karşı uygulanan birlik, beraberlik ve bütünlük politikası ile dünyaya açılmamız mümkün. 45 yıldan fazla bir süredir ülkemize uygulanan ambargoları yıkmak için hareke geçmemiz şart. Dünyanın birçok ülkesine milyonlarca Dolar, Euro ve Stg yardımları yapılırken biz kendi içimizde bir birbirimize yaptığımız yardımlar ile ayakta durabildiysek başaramayacağımız hiçbir şey yoktur.
Bu bağlamda atmamız gereken ilk adım turizmin öncülerinin bir araya gelip ortak sorunumuz olan Kuzey Kıbrıs’a direk uçuşların başlatılması ile ilgili çalışmaların zaman kaybetmeden başlamasıdır. Bu çalışmalar için kurulacak olan komite hem devletin yükünü azaltır hem de tüm sektöre ilham kaynağı olur. Bu çalışmalar sırasında daha da kötüleşecek olan ekonomik duruma yenilip pes etmez ve çalışmalara devam edersek adanın kuzeyini kitaplarda anılan “cennet ada” ibaresi gibi gerçekten bir cennete çevirebiliriz.
Zaman oturup ekonomik paketi bekleme veya dış ülkelerden gelecek maddi desteğe sırtımızı dayama zamanı değil! Zaman harekete geçip ülkemizi “Cennet ada” adı altında harika otelleri, dünyanın en lüks casinoları, harika doğası, tertemiz denizi, oksijen dolu havası, çok geçmişe dayanan tarihi, yıllardır adada hüküm süren yüzlerce değişik kültürleri ve bunun yanında en iyi eğitimleri veren üniversiteleri ile dünyaya kendimiz gösterme zamanıdır.
