Ağaçlar toprağa dikildikten sonra, belli bir süre içerisinde kendilerinde gözle görülür hiçbir gelişim göstermezler. Toprağa küçük bir fidan olarak dikilen ağaçlar, süreç içerisinde sihirli bir el değmiş gibi aniden hızlıca büyümeye başlarlar.
Gelişim sürecini tamamlayan fidanlar bir anda olması gereken boyutlara ulaşırlar. Bu yaşanan, fidanın öncelikle toprağa köklerini en verimli şekilde yayması, geliştirmesidir aslında. Ağaçların, büyümüyormuş gibi görünmeden geçirdikleri bu süreçte, aslında toprağa ne kadar sıkı sıkıya bağlanacaklarının zamanıdır bu yaşanan.
Bu süreç içerisinde bulunduğu ortamdaki şartların (toprak yapısı, su, iklim vb.) analizini yapıp kendisini en zorlu şartlara hazırlayan fidan, bir anda koskocaman bir ağaca dönüşmektedir. Gelişimini en zor şartlarda yapan fidan, en zorlu fırtınalara karşı devrilmeyen koca bir ağaç olarak hayatını devam ettirecektir.
Buna benzer bir süreç ise sporun içerisinde de yaşanmaktadır. Her birey, kurum, kuruluş ve örgüt varlığını sürdürebilmek için, bulunduğu zor koşullara hazırlanmalıdır. Sporda da kendi gelişimini bireysel veya dernek olsun (hiç fark etmez) her kesim sabırla geçecek bir süreç sonrasında ne elde edeceğini bilmelidir. Başarıların bu gelişim sürecinin en temel olgusu olduğunu bilmeli ve bu yönde çalışmalar yapmalıdırlar. Tıpkı bir atletizimcinin bir yıl çalışıp bir yarışmaya katılması ve başarı elde etmesi gibi.
Bizde sporumuzda beklediğimiz büyümeyi sağlayabilmek için, mali, sportif ve tesis gelişimini öncelikle alt yapılara yapmamız gerekiyor. Bununda başında sabır ve zaman gerekiyor. Tabi ki bunu da yaparken, her şeyden önemlisi de alt yapılara ve A takımlara bu kaynak ve gelişim şartlarının hazırlandırılması gerekiyor.
Kısacası elde edilecek sportif başarıların, günlük ve temelsiz yaşanması durumunda harcanacak zaman ve maddi kayıpların geleceğimize ciddi zararlar vereceğini bilerek hareket etmeliyiz ki yaşanacak fırtınalara göğüs gerebilelim.