Açılıyoruz
Merhaba sevgili okurlarım,
İki aylık zor bir sürecin ardından yavaş yavaş normalleşmeye başlıyoruz. Psikolojimizin normalleşmesi biraz zaman alacak ama bu da kötü bir şey değil. Belli bir süre daha temkinli olmakta fayda var.
Kendi adıma restoranda yemek yemeyi özlemedim dersem yalan olur. Bu süreçte hayatımızda rutine oturmuş bazı şeylerin aslında ne kadar değerli olduğunu da anlamış olduk. Restoranlara gidip oturmak biraz daha zaman alacak olsa da paket çağırmayı bile özledik.
Bu sürecin faydası olmadı dersek yalan olur. Evet, korktuk ama çocuklarımızla daha çok zaman geçirdik, birçok erkeğimiz yemek yapmayı, temizlik yapmayı, tatlı yapmayı öğrendi. Ev işlerinin ne kadar zor olduğunu öğrenip ev hanımlığının ve anneliğin aslında en zor meslek olduğunu anlamış olduk.
Yurt dışında yaşayan birçok Kıbrıs Türkü’nün aslında neden yurt dışında yaşadığını sorgulamasına neden oldu. Ülkelerinin, her şeye rağmen dünyanın en güvenilir ülkelerinden birisi olduğunu hatırlattı. Birçoğu dönme planlarına bile başladı.
Hal böyle iken siyasi bacağa çok büyük görevler düşmektedir. Sağ sol demeden tüm partiler oy kaygılarını bir kenara bırakıp ülkede reformlar yapılması için canla başla çalışmalıdırlar. Bundan sonra çok ciddi bir ekonomi sınavımız vardır ve bu sınavı hep birlikte çalışarak, radikal kararlar alıp uygulayarak geçebiliriz. Aksi takdirde sınavdan kalırsak önümüzdeki 20 yıl kendimize gelemeyiz.
Çok akıllı Turizm ve Eğitim politikaları üretmeli gerekirse bu sektörleri iş birliklerine teşvik etmeliyiz. Yerli üretimi fonlar, yasaklar ile sıkı bir fiyat ve kalite denetlemesi yaparak tüm hayatımıza sokmalıyız. Üretimin güçlenmesi istihdamı, fazla yerli istihdam da güçlü bir devlet yapısını getirir. Daha önce de belirttiğim gibi devlet gerekirse 5 sene zarar etmeyi göze alıp reel sektörü çok sağlam bir şekilde ayağa dikmelidir.
Ülke insanımıza da büyük bir görev düşmektedir, şeftali kebabı için nasıl Show TV’ye tek yumruk olarak tepki gösterdiysek bu süreçten de el birliğiyle, bir birimize destek olarak çıkabiliriz.
Pandeminin bu dönemlerini karantina koşullarını bozmadan, gerekirse charter seferlerle turizmi de açarak ve ülkemizi dünyaya güvenli ülke olarak tanıtarak avantajımıza çevirebiliriz.
Yani değerli dostlar özetleyecek olursak, hiç kimseden bir şey beklemeden, yan gelip yatmadan, ben o işi yapmam bu işi yapmam demeden, dairelerde vatandaşa bugün git yarın gel demeden kendi ayaklarımız üzerinde durmak için her zamankinden çok daha fazla çalışmalı, çok daha fazla düşünmeli, çok daha fazla üretmeli ve çok daha fazla sahiplenmeliyiz. Bir zamanlar ki Kıbrıs Türk’ü ruhuna şimdi her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız vardır. Bireysel düşünmeyi bırakıp toplumsal düşünmeyi gelenek haline getirmeliyiz. Tedbiri elden bırakmadan çok güzel bir hafta geçirmenizi dilerim.