Çatalköy, Kıbrıs’ın en güzel yerlerinden biri. Bu küçük kasabada, geçmişin izleri hala hissedilebiliyor. İşte bu izlerden biri de Çatalköy’ün Bakkal Cemile Teyzesi, Cemile Sonakın…
Cemile Teyze, Çatalköy’de bakkal dükkânı işletmiş ve 60 yıldan fazla bir süredir burada yaşayan sevilen biri. Onun güler yüzü, samimiyeti ve yardımseverliği müşterilerinin gönlünde taht kurmuş durumda. Yıllar geçtikçe, burada yaşayan insanların hayatları değişti, ancak Cemile Teyze’nin bakkal dükkânı her zaman kasabanın kalbindeki önemli bir yer olmaya devam etti. Cemile Teyze’nin bakkal dükkânı, sadece alışveriş yapmak için değil, aynı zamanda burada sohbet etmek içinde ziyaret ediliyordu.
Çatalköy’ün “Bakkal Cemile Teyzesi” olarak bilinen Cemile Sonakın, azimle geçen 60 yıllık iş hayatını bizlere anlattı.
İşte Bakkal Cemile Teyze’nin azimle geçen 60 senesi:
Benim adım Cemile Sonakın (baba adı Şevket, koca adı Mehmet) ve 1938 Evdim doğumluyum. Orada doğdum büyüdüm, evlendim ve iki çocuk sahibi oldum. Çocukluğumda orak tarlalarına gittim, harnıp topladım, tezgâh dokumacılığı yaptım. 1957’de nişanlandığımdan beri, terzilik yansıra bakkallık yaptım. Rahmetli eşim ile birlikte Evdim’deki en büyük bakkal ve tuhafiye dükkânını işletirdik, iş olmadığı sırada el işiyle uğraşmaya devam ettim. 1962’de başlayan iş hayatım 2022’de son buldu. Tam 60 sene bakkal olarak dinlenmeden çalıştım. Savaştan hemen sonra, Paramalı Ovası’nda çadırlarda yaşarken bile bir yolunu bulup bakkal açtık, dört beş köyün halkına hizmet ettik. Bir harnıptan öbür harnıba pataniya serdik, yollar açıldığında da eski evimizden baraka söktürüp onu kullanıp dükkân kurduk.
Eşim, Çatalköy’e geçtikten hemen sonra, çok genç yaşta aniden vefat edince çocuklarımı büyütüp okutabilmek ve onlara iyi bir yaşam verebilmek için Çatalköy’ün Bakkal Cemile Teyzesi oldum. Para biriktirdim, çocuklarımı okuttum, imkânım olduğu kadar bakkalı yenilettirdim. Ahbaplar sağ olsunlar, çocuklarını birine muhtaç etmesin dediler, benden aldılar. Öyle ezgiler çektim ki kocam öldüğünde. Eteklerimin rengi siyahıkan beyazlandıydı. Bütün gece kazak örerdim, gündüzleri de dantel. Gecede bir yumak bitirirdim, parmaklarım nasır bağlardı. Ama hamdolsun Tanrı’ya, her karanlığın sonu aydınlıktır, her aydınlığın sonu da karanlık… Hayat devam eder. Eğer kalpte bir hırs varsa, kimseye muhtaç olmazsın. Çalışmak en büyük ibadettir.
İnsanlarla görüşmeyi ve sohbet etmeyi çok severim. Bakkal işletmenin en sevdiğim yanı buydu. Çok güzel, kalıcı dostluklar kurdum. Ahbaplar yansıra, müşterilerime de sevgi saygı duyardım. Dükkândayken bazen insanlar dolmuştan inerdi. İnan bazı kere iner eriyen domatesleri çöpten alırlardı. Alırdım ellerinden atardım, yeme onu derdim. Küçük paketlere domates, zeytin ya da bir hellim ekmek koyup verirdim. Başım gözüm sadakasına. Şimdi de para artınca, ortopedi ve kanserliler derneklerine yardım yaparım. Ne verirsen o gider seninle. Bazısı bakkaldan bir şey alırdı, parası eksikti, helal olsun. Beni dolandıran da çok oldu, ama her türlü insan var. İyisiyle kötüsüyle karşılaşırsın. Ama söylese duymaycan, görsen görmemezlikten gelecen, o insana elinden gelen yardımı yapacan. O bilmesin! Küfür etse de sen mesleğini yapmalısın. O utansın. En büyük şey odur. Hatta evlilik bile o sabır ve merhameti ister. Sahan sahanıkan çarpar.
Gençlerle, rahmetlik Hüseyin Mulla Dedemin bana çocukken verdiği üç nasihati paylaşmak isterim. Bu nasihatleri bana, zerdali ağacının altında, dokuma pataniya ve kütüğün üzerinde otururken vermişti:
Bak kızım, demişti, büyüyüp evlendiğinde, kocan kızarsa sen sinecen. Eğer sen sinirlenirsen, kocan sinecek. Bu mutluluk devam edecek.
İkincisi, eğer halin vaktin iyiyse ve cebinde paran varsa, biri kefil girmeni isterse cebinden para ver ama katiyen kefil olma.
Üçüncü nasihati ise: isterse en fakiri olsun, namuslu terbiyeli olsun, onunla hiç korkmadan karış. İsterse dünyanın zengini, güzeli olsun, fena yoldaysa, o insanla karışma! Çünkü seni onunla gördüklerinde, işte yanına çırak aldı derler.
Emeklilik hayatına yeni başlamış birisi olarak hayatın kısa ve her anın değerli olduğunu düşünüyorum. Hayatımın geri kalanını da ailemle ve sevdiklerimle yaşayarak, konuşarak ve dinleyerek geçirmek istiyorum. Bahçemde uğraşarak ve komşularımla sabah kahvesi içerek…
Cümle âleme iyilik ve afiyet dilerim.