Sporda başarılarımızın kalıcı olup herhangi bir branşta önde giden olmayı, dünyaya kendi sporcularımızla adımızı duyurmayı kim istemez?
Biz günlük hayatta başarılı spor ülkelerinden örnekler verirken, biraz da özendiğimiz için olsa gerek sık kullandığı cümleler vardır. “Falanca ülkede her mahallede bir yüzme havuzu varmış”, “Filanca memleketin atletizm tesisleri çok bakımlıymış”. Kim özenmez ki yan yana birden fazla sayıda antrenman sahasına ya da yapay çim, hibrit zemin, gerçek çim zeminde oynayarak sporcusunun kendisini geliştirmesine… Bu cümleleri ülkemizde genellikle ya söyleyen ya da dinleyen taraf olmuşuzdur.
Bir gerçek var ki spordaki yatırımı anlık başarılar yerine alt yapılara veya tesisleşmeye yapan bir ülke değiliz. Bunun için de kat edecek çok yolumuz var. Öz eleştiri kapılarımızı sonsuza kadar açalım ve herhangi bir branş için kendimizi sorgulayalım. Eski zamanlarla kıyasladığımızda önümüze farklı cevaplar çıkacaktır. Sokakta, boş arazide, okul bahçeleri gibi alanlarda futbol, basketbol, voleybol gibi ülkemizde ilk akla gelecek sporları icra etmeye çalışan genç kuşakların ardından gelen kuşaklar, o arazilerin, bahçelerin, parkların birer birer yok olduğuna tanık oldu. Bu noktada keşfedilebilecek yeteneklerin evlere hapsolması dışında belki ülkeye başarı getirebilecek birçok kuşağı da tesis eksikliği yüzünden keşfedemeden kaybettik. Başarılı ülkelerin sporcu ve eğitimcilerini gözümüze kestirdik önce. Kısa yoldan başarıyı getiren kolaycı yaklaşımlar ve düşüncelerle zaman zaman başarılı olsak da yabancılardan asıl kapmamız gerekenin aslında kazanmayı öğrenmek, kaybetmeyi olgunlukla karşılamak, istikrarlı ve planlı olmak, sabrederek gelişmek ve öğrendiklerimizi yeni sporculara aktarmak olduğunu ikinci plana attık. Yenilgileri hazmedemedik, başarısız sonuçlar karşısında sabretmeden yapılanma yerine, paraları havalara attık.
Şimdi artık gelecek nesilleri düşünerek bazı konularda aklımızı başımıza toplamak zorundayız. Treni kaçırmadan ve başka kuşaklar yitip gitmeden ve yetenek yüzdesi fazla olan nüfusun içindeki sınırsız potansiyeli çekip çıkarmanın zamanı gelmiş de geçiyor olabilir. Belki eskiye oranla biraz daha fazla tesisimiz ve daha bilinçli eğitimcilerimiz var. Geçmişte zorlukları yaşamış bireyler bu eksikliğin farkında olarak üzerine titremeli yeni sporcuların. Bilginin çok hızlı yayıldığı çağımızda yeni antrenman tekniklerini öğrenip, ülkemizde uygulamaya koymak karakterli ve donanımlı antrenörlerimizin ve öğretmenlerimizin görevi olmalı. Potansiyelli sporcular henüz ilkokul çağlarının başında keşfedilmeli. Bilinçli öğretmenlerin gençleri uygun spor branşlarına yönlendirmesi ve yetenekleri erken keşifleri can alıcı rol oynamakta. Bu sebeple eğitim yuvalarının da bu tesisleşmeden nasibini alması gerekmekte. Şimdilerde bazı özel okulların birçoğunda mevcut olan spor tesislerinin bir gelenek gibi devlet okullarında da bulunması gerekiyor. Sistematik hareket etmiş ülkelerin eğitim sistemlerinde sporun yeri örnek alınmalı ve benzer uygulamalar hayata geçirilmeli. Takdir edilmesi gereken iyi örnekler de var aslında. Sabır bu noktada kilit rol oynamakta. Yeter ki, yatırımlar doğru yerlere yapılsın. Bizden önceki kuşaklar spora kendilerinden çok şey kattı. Bizim kuşağımız biraz daha iyi imkanlarla biraz daha kısıtlı zamanlarda ve farklı hayat beklentisi ile elimizden geleni yapıyor. Sonraki kuşaklar geçmişten ders alarak, içinde bulunacakları spor kültürünün kıymetini bilerek sahiplenmeli. Bugünün sporcuları geleceğin yetiştiricileri olup yeni şampiyonlar yetiştirmeye başlayacak. Her zaman daha bilinçli ve kendi hayatından ders çıkararak, yeni şampiyonlar geldikten sonra onlar da arkalarından gelen kuşaklara örnek olacak ve hedefi adım adım yukarı çekecekler. Bu hedef için daha yoğun ve bilinçli çalışan yeni sporcuların da yeni rekorlar için mücadele ederek birbirlerini zirveye taşıyacaklarını ummak istiyorum.
Bu amaç uğruna çok ter akıtılacak, fakat eninde sonunda bu sahnede bizim de kalıcı yerimiz olacak. Birilerini örnek almak yerine, başarı için en önemli dayanağımız ise “Doğrular” ve yıllardır gösterdiğimiz “Çaba” olacak.