Bilim insanları tarafından “karanlık empatlar” olarak adlandırılan yeni bir “tehlikeli” karakter özelliği tespit edildi. Peki, siz bu karaktere sahip olup olmadığınızı biliyor musunuz?
Son araştırmalar, narsisizm gibi karanlık kişilik özellikleriyle övünen bireylerin, yüksek düzeyde bilişsel ve duygusal empati yapabildiğini de ortaya çıkardı. Personality and Individual Differences’da yayınlanan çalışma, bu tür insanları “karanlık empatlar” olarak tanımlıyor.
Bu kişiler, bilişsel ve duygusal empati kurabiliyor. Bununla beraber, makyavelizm, psikopati ve narsisizm gibi üç karanlık kişilik özelliklerine sahip olanlar için kullanılan “Karanlık Üçlü” özelliğine de sahip oluyorlar.
Empati Özellikleri Yüksek
1000 kişi üzerinde yapılan araştırma hakkında konuşan Klinik Psikolog Dr. Ramani Durvasula, PsychCentral’a yaptığı açıklamada, “Beklendiği gibi, empatide düşük puanlara sahip geleneksel bir karanlık üçlü grubu bulduk, örneklemin yaklaşık yüzde 13’ü. Ayrıca, tüm özelliklerde daha düşük seviyelere sahip bir grup, yaklaşık yüzde 34’lük ‘tipik’ grubu ve düşük karanlık özelliklerle yüksek düzeyde empatiye sahip bir grup, onu da yaklaşık yüzde 33’lük bir oranda tespit ettik” dedi.
“Ancak dördüncü bir grup insan, ‘karanlık empatlar’ açıkça belliydi. Hem karanlık özelliklerde hem de empatide daha yüksek puanlar aldılar (örneğimizin yaklaşık yüzde 20’si). İlginç bir şekilde, bu son grup hem bilişsel hem de duygusal empatide ‘karanlık üçlü’ ve ‘tipik’ gruplardan daha yüksek puan aldı” diye ekledi.
Ekip, karanlık empatların bilişsel ve duygusal empati bölümlerinde yüksek puan almalarına pek şaşırmadıklarını söyledi.
“Bu, başkalarını kendi kazancınız için manipüle etmek ya da gerçekten başkalarının acısından zevk almanız için gerekli. Bir bakıma da mantıklı, en azından onları anlama kapasiteniz olmalı” dediler.
Araştırmacılar ayrıca, karanlık empatların, tipik empatlardan ve empati kurabilenlerden dolaylı olarak daha agresif olduklarını buldular. Empati, grubun saldırganlık düzeyini sınırlasa da, onu tamamen ortadan kaldırmıyor.
