Girneli Seramik Ustası: Hasan Eminağa
Girneli seramik sanatçısı Hasan Eminağa, 50 yılı aşkın süredir seramikle iç içe bir yaşam sürdürüyor. Sanata olan tutkusunu anlatan Eminağa, gençlere bu sanatı yaşatmaları için tavsiyelerde bulundu.
Özel Haber: Zerrin Yapıcıoğulları
Girneli seramik sanatçısı Hasan Eminağa, 50 yılı aşkın süredir seramikle iç içe bir yaşam sürdürüyor. Sanata olan tutkusunu anlatan Eminağa, gençlere bu sanatı yaşatmaları için tavsiyelerde bulundu.
Girneli Yaşayan Hafızalar bu ay seramik sanatçısı Hasan Eminağa’yı konuk ediyor…
Girne’nin simge isimlerinden biri olan seramik sanatçısı Hasan Eminağa, 5 Mayıs 1948’de Girne’de doğdu. “Ben orijinal Girneliyim” diyerek memleketine olan bağlılığını vurgulayan Eminağa, sanata olan ilgisinin tesadüf eseri başladığını belirtiyor.
1968-1972 yılları arasında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda eğitim gören Eminağa, “Seramiğin ne olduğunu Türkiye’ye gitmeden önce bilmezdim, bu işi testici bardakçı diye bilirdim” sözleriyle seramikle ilk tanışmasını anlatıyor.
Eminağa, matematik hocasının yönlendirmesiyle seramik bölümüne girdiğini ve bu tavsiyeyi hayatında dönüm noktası olarak kabul ettiğini ifade ediyor: “Turizm ülkesi olduğumuz için bu işin faydalı olacağını düşündüm ve o günden bugüne seramik ile ilgileniyorum…”
“SERAMİK YAPMAK BENİM İÇİN TEDAVİ GİBİ”
1972 yılında Kıbrıs’a döndükten sonra, Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından “Dizayn74 Seramik Atölyesi”ni kuran Eminağa, o günden beri seramik sanatına büyük bir aşkla bağlı. “Bu işi yapmasam bu durumda olmayacaktım. Bana bir nevi tedavi gibi geliyor” diyen sanatçı, seramiğin hayatındaki yerinin önemini vurguluyor.
Pandemi öncesi atölyesinde 10-15 kişilik bir ekiple çalışırken, pandemi sürecinden sonra üretimini tek başına sürdürmeye devam ediyor: “Eskiden 10-15 personelim vardı ama pandemi döneminden sonra sadece eşim ve ben yapıyoruz… Kahve ve kulübe gidip dedikodu yapmaktansa atölyeme gelen eş dostla sohbet ediyorum, bu bana yetiyor.”
Eminağa, seramik sanatıyla geçirdiği yıllar boyunca birçok festivale ve fuara katıldı. “Davet aldığım festivallere gidip gösteriler yapıyorum. Eko Turizm Festivali, Ozanköy Pekmez Festivali ve Zeytinlik Festivallerine gidiyorum. Pandemiden önce Berlin Fuarı’na davet almıştım. 10-15 kez gittim. İngiltere ve İstanbul’da da turizm fuarlarına katıldım” diyerek uluslararası alandaki başarılarını anlatıyor. Bu deneyimlerinin Kıbrıs’ın sanat ve turizm potansiyelini dünyaya tanıtmada önemli bir rol oynadığını ifade ediyor.
Ancak Eminağa, eski Girne’yi özlemle hatırlıyor ve “Eski Girne’yi bilenler bilir. Artık Girne eskisi gibi değil… Atölyeme evden giderken Girne’nin içine girmemeyi tercih ederim. Resmi işlerim olmadıkça Girne’nin içine gitmeyi tercih etmiyorum” diyerek kentin hızla değişen yapısına karşı bir mesafede durmayı tercih ettiğini belirtiyor.
“SERAMİK KÜLTÜRÜNÜN DEVAM ETTİRİLMESİ GEREKLİ”
Seramikle ilgilenen gençlere ise tavsiyeleri var: “Bu işe gönül vermiş çok az insan var. Atatürk Meslek Lisesi’nde okuyan öğrenciler eskiden yanıma gelir staj yapardı. O öğrencilerin arasında gerçekten işi anlayanlar vardı. Gençler devlete müracaat etsin. Atölye kurmak için çalışsınlar. Geleceğimizi yaşatsınlar. Ben bir gün uçup gideceğim ama bu işi yapabilecek elamanlar yetişsin isterim.” Eminağa, gençlerin bu alanda ilerleyebilmesi için devletin desteğine ihtiyaç olduğunu da vurguluyor: “Bu iş biraz para ister, ona da devlet yardımcı olması lazım.”