Manşet

Kafamda Deli Sorular

Covid-19 süreci başladı başlayalı birçok insan gibi benim de dikkatim bu konuya yoğunlaştı ve gerek testler gerekse hastalığın ilerlemesi ile ilgili araştırmalar yapıp bilgi edinmeye çalıştım. O gün bu gündür de süreci takip ediyor ve bilgilerimi tazelemeye çalışıyorum.

Enteresan bir panik havasında ilerletilen bu süreçte bir kaç haftadır kafamı kurcalayan sorular var ama insanlar hastalığa o kadar çok adapte oldular ki dile getirmekten çekinir hale geldik.

Bugün yine Facebook’ta dolaşırken tam da kafamdaki soruları dile getiren bir doktorumuzu gördüm ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Konuyu dile getiren doktorumuz Dr. Mert Taşkın idi. Peki ne dedi doktorumuz öncelikle kelimesi kelimesine onu yazayım; “1 Temmuzdan bugüne kadar

– 122 teşhis konulmuş pcr + insan var

– ağır hasta yok

– yoğun bakım ihtiyacı olan hasta sayısı sıfır

– ölen hasta sayısı sıfır.

(Bunlardan en az 1-2 sinin -ilk atak olduğu iddaa edilen durumda olduğu gibi- yoğun bakımlık olması gerekirdi)

Ayrıyeten, sosyal mesafe yok, insanlar iç içe, maske yok, dezenfektanlara yıkanma yok…

Bu durumda

Ya hastalık KKTC de hasta etmiyor

Ya tedaviler çok başarılı

Ya da testler yanlış…

(Ya da böyle bir hastalık yok!)

Neticede korkulacak bir durum şu an için yok.

Aralık ayına kadar da olacağını beklemiyorum…”

İşte tam da bu. Bu hastalığın kendisinden ölen kaç kişi var? Yani bizde hayatını kaybeden 4 kişiden hiç biri sadece covid yüzünden hayatını kaybetmedi. Belki de ağır zatürre olsalar yine hayatlarını kaybetme ihtimalleri vardı ama online takip edilmediği için bilmeyecektik.

Dünya Sağlık Örgütü açıkladı mı bilmem ama her yıl ağır grip veya zatürre yüzünden hayatını kaybeden koah, diyabet, kalp vb. hastalıklara sahip insanların sayısını gerçekten nedir?

Şahsi fikrim dünya üzerinde büyük bir oyunun oynandığı ve gerek devletlerin gerekse insanların ilgisinin bu hastalık ile dağıtıldığıdır. Yine kanımca çok uzun sürmeyecek bir sürede bu hastalığın gribal enfeksiyonlar arasında yer alacağı ve yine eskisi gibi doktorların bize dikkatli olun, korunun salgın var deyip bir kaç antibiyotik ve vitamin vererek istirahat etmemizi tavsiye edecekleridir.

2 aya yakın bir süredir tam olarak açık olmamıza ve insanlarımızın sanki de hiç hastalık yokmuş gibi davranmasına rağmen hastanede bulunan vakalarda ağır seyreden ve yoğun bakım seviyesine gelen yoktur.

Eski zaman olsa belki de tümü antibiyotik bile almadan süreci geçireceklerdi.

Yine bir kesim yazdıklarımı yadırgayacaktır ama ben bu işin gerçek uzmanı doktorlardan yani özellikle göğüs hastalıkları uzmanlarından süreçle ilgili bir yorum yapmalarını ve bize bu işin gerçeğini anlatmalarını rica ediyorum.

Bu korku, bu kaos ortamı gerçekten gerekli mi yoksa Dünya Sağlık Örgütü birilerinin maşası olup projenin tamamlanmasını mı sağlıyor? Lütfen bize okuduklarınız, öğrendikleriniz ve izlenimle edindiğiniz tecrübeler doğrultusunda bir açıklama yapınız.

 

Benzer Haberler

Başa dön tuşu