Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dubai’si olarak nitelendirilen Kuzey Kıbrıs için tanıtım ve pazarlama konularındaki yetersizlik aşikârdır.
İsmini açılışın yapıldığı tarih olan 20 Temmuz’da şehit düşen Binbaşı Fehmi Ercan’dan alan, Yeni Ercan Havalima’nın açılışı ve önemine değinmeden önce ülkemizdeki mevcut durumlardan biraz bahsetmem gerekiyor.
Ülkedeki genel görüş, var olan tek turizm sektörününün kumar turizmi olduğu yönündedir. Bir turizm akademisyeni olarak bu gerçeği bilmek ve ülkenin en önemli turistik ürünü olan Girne Antik Limanı’na ait yenileme çalışmalarının bugün geldiği noktayı görmek çok üzücüdür. Ülkenin sosyal ve kültürel değerlerine daha fazla sahip çıkılması gerektiği düşüncesindeyim.
Tüm ülkeyi etkisi altına alan ve günden güne daha kötü bir hale gelen ekonomik koşullar karşısında hayatta kalmaya çalışan birkaç eğlence mekânının, yiyecek ve içecek hizmeti veren küçük işletmenin ve gerçek turizm yapmaya çalışan konaklama tesisinin bir hafta sonra (hatta birkaç gün içinde) marketten satın alacağı ürünlerin fiyatını tahmin edememesi ve sattıkları hizmetlerin fiyatları üzerinde sürekli olarak oynama yapmak zorunda oluşu çok vahim bir durumdur.
Bu dengesiz ekonomik yapı sadece işletmeleri ve iç pazarı zorlamamaktadır. Kuzey Kıbrıs’ta sürekli değişen fiyatlar karşısında yerel halk tarafından gerçekleştirilen iç turizmde son aylarda inanılmaz bir düşüş meydana gelmiştir. İnsanlar bunaltıcı sıcaklarda yaptıkları günübirlik tesis ziyaretlerini bile minimuma indirmiştir.
Hem yurtiçi, hem de dışarıdan gelen ziyaretçiler için hizmet veren turistik işletmelerin kendilerine ait pazarlarda hizmet ettikleri insanların güven ve tercih niyetlerini sarsmakta olduğu, ülkeyi ziyaret eden turist rakamlarındaki ve otellerdeki doluluk oranlarındaki düşüşte görülmektedir.
Turizm ve konaklama sektörüne ait geleceğe yönelik ümitlerin azaldığı bu günlerde Ercan Havalimanı’nın açılışı büyük bir olaydır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açılış konuşması ve dünyaya verdiği ‘KKTC’yi bir an önce tanıyın…’ mesajı geleceğe yönelik olumlu bir adımdır.
Bu mesajın altını doldurmak için ülkemizi yöneten devlet ve özel kurumlara çok iş düşmektedir. AA’ya göre 400 milyon Euro gibi çok büyük bir yatırım bedeli olan ve 10 milyon yolcu kapasitesine sahip bu havalimanının ülkenin altyapısal problemlerine bağlı olarak henüz ilk günlerinde bile sıkıntı yaşadığı görülmektedir. Bu sıkıntılardan biri günlerdir tüm ülkenin maruz kaldığı ‘elektrik kesintileri’dir. Diğer aşılması gereken sıkıntılar ise ‘ışıklandırma’ gibi temel konulardır.
Yazımda daha önce sıkıntı yaşadığını belirttiğim 3 turizm segmentine (Konaklama, Yiyecek-İçecek ve Eğlence) ek en önemli segment ‘ulaşım’dır. Çünkü Kuzey Kıbrıs, bir ada ülkesidir ve ulaşımı deniz ve hava yolları ile sağlanmaktadır. İyi veya kötü, doğru veya yanlış (ki bana göre her ikisinden de bolca var), beğeniriz veya beğenmeyiz dünyadaki hüzün turizminin önemli bir örneği olan ve akademik bir makalemde de değindiğim Kapalı Maraş’ın 2020 tarihli açılışı ve yakın zamanda KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı Gözlemci Statüsü’nde katılım göstermesi gibi politik kararların, ülkenin tanınırlığını artırıp, turist çekme konusunda rol oynadığı ve dünyanın odak noktasını ‘Kuzey Kıbrıs’a’ çektiği bir gerçektir. Fakat izlenen yol haritasında, tartışılması gereken birçok konu bulunmaktadır.
Bunlardan bana göre en önemlileri, ülkemizi zaten tanıyan ülkelerle yapacağımız anlaşmalar doğrultusunda sadece bu teşkilata bağlı Türk devletlerinden mi turist çekeceğimiz? Yoksa tüm dünyanın Kuzey Kıbrıs’ı tanımasını sağlayarak dünyanın her yerinden ülkemize direk uçuşların başlamasını mı sağlayacağız?
Sorularına cevap aramaktır. 3 bin 100 metrelik yeni pisti ile her model yolcu uçağını ağırlayabilecek 9 körük, 21 de açıkta olmak üzere toplam 30 uçaklık park alanı mevcut olan bu havalimanının kime hizmet edeceği acilen planlanmalıdır.
Planlamada yapılacak en küçük hata, bu büyük yatırımın ve ülkenin geleceğinin zarar görmesine sebep olacaktır. Bu sebeple, hem devlete bağlı turizm, tanıtma ve pazarlama ile ilgisi olan tüm kurumlara hem de özel sektörde yer alan paydaşlara büyük bir görev düşmektedir. Çünkü olası bir KKTC tanınması durumunda, direk uçuşlar – direk doviz girdisine bağlı olarak ekonomik kalkınma, tarihi, sosyal ve kültürel değerleri uygulanan yasalarla koruma ve devlet kanadı bile olsa bilerek veya bilmeden bu değerlere zarar vereceklerin cezai yaptırıma maruz kalması, spor aşkıyla yanıp tutuşan gençlerin katılacakları müsabakalarda memleketlerini temsil etme arzusu, ithalat-ihracat gelişimi, üreticilerin şevkinin artması, dünyaca ünlü isimlerin sahne alacağı kültür-sanat aktiviteleri, eğitim faaliyetlerindeki opsiyon ve çeşitlilik, teknolojik gelişimler vb. artması gibi ilk alkıma gelen konular bu durumun önemli artılarından olacaktır.